2020 Lise Piyano Sanat Dalı mezunumuz Melis Ölçenler Sorularımızı cevapladı
S: Şu an da neler yapıyorsunuz, bizi bilgilendirebilir misiniz? Mezun olduktan sonra hangi kariyer yollarını izlediniz?
C: Almanya’nın Osnabrück şehrindeki konservatuarda lisans eğitimimin son yılındayım, piyano pedagojisi ana dalıyla mezun oluyorum. Buradaki şehrin müzik okulunda aynı zamanda 11 adet öğrencim var, üniversite eğitimimin yanında piyano dersi veriyorum.
S: Bize bu süre içinde yer aldığınız heyecan duyduğunuz projelerden bahsedebilir misiniz?
C: Bu sonbaharda, Wangerooge adasında, çalıştığım müzik okuluyla bir kamp düzenledik. Müzik kampının 56. yılında öğretmen olarak orada bulunmak, bu yılki organizasyonun yapılmasına aktif katkıda bulunmak ve katılan öğrencilere piyano dersi ve toplu bir seminer vermek beni çok mutlu etti.
S: Yurtdışındaki müzik eğitimiyle Türkiye’dekini karşılaştırırsanız, neler söyleyebilrsiniz?
C: Buradaki eğitim sanatsal açıdan konserler, sağlam bir teori bilgisi vermeyi amaçlıyor ve bu birçok yandan Bilkent’teki lise hayatımı andırıyor; buna ek olarak iş hayatının iç yüzü, nasıl para kazanacağımız, farklı büyüklükteki öğrenci grupları için olan metodlara dair uygulamalı dersler var. Ritmik, klasik müzisyenler için improvizasyon, kültürel girişimcilik, pazarlama(Marketing), relativ solmizasyon, didaktik (pedagoji ve öğretim metodları), şeflik, dinleme analizi, psikoloji dersleri bunlardan birkaçı. Jazz, pop, müzikal ve kompozisyon bölümleriyle iç içe geçen derslerimiz var. Hayatla bağdaşan, usta çırak ilişkisini andıran bir şekilde bu mesleği öğretiyorlar. Ayrıca her birimizin akıl hocası olan farklı bir doçent var ve lisans eğitimi boyunca o kişinin gözetiminde 2 farklı öğretmenlik stajı tamamlamız gerekiyor: enstrümanımızda birebir ders ve grup dersi için.
S: Bilkent’teki deneyimlerinizin, şu anki profesyonel ve kişisel hedefleriniz üzerindeki etkisi ne oldu?
C: Bilkent’te disiplini öğrendim, enstrümanımla nasıl çalışacağımı, baskı altında performans göstermeyi; her şeyden önce nasıl gerçekten dinleyerek, anlayarak müzik yapabileceğimi öğrendim. Müziğin sanatla, edebiyatla bir bütün olduğunu. Zarema hocama bu konularda çok minettarım.
S: Bilkent’de en çok özlediğiniz şey nedir?
C: Bilkent’teki bir aile gibi olan ortamı özlüyorum. Arkadaşlarım şimdi dünyanın farklı köşelerine dağıldılar. Oradayken hepimiz neredeyse tüm günü birlikte fakültede geçiriyorduk. Çok eğlendik, çok güzel anılar biriktirdik.
S: Bilkent’de unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşabilir misiniz?
C: Piyano sınıfıyla başka şehirlerde verdiğimiz konserleri, gece geç saatlerde okulda çalışırken arkadaşlarımın etüd odama gelmesini ve kışın soğuğunda okula sandaletle gitmemi hep gülümseyerek hatırlıyorum. Bir de her sabah kocaman bir kahve alıp onu inatla yürüyerek yokuştan yukarı çıkarıyordum.
S: Öğrencilere vereceğiniz tek bir mesajınız olsa, bu ne olurdu?
C: Çok sevdiğim bir arkadaşımın yıllığıma yazdığı gibi: „Auch aus Steinen, die einem in den Weg gelegt werden, kann man etwas Schönes bauen. ” – Johann Wolfgang von Goethe. – Yoluna koyulan taşlardan bile güzel bir şey inşaa edebilirsin. Evet, hayatımızda zorluklar çıkacak ama ona inat hayallerimizin peşinden gitmeli ve belirsizlikleri; sonsuz olanaklar, bizi özümüzde olduğumuz kişiye bir adım daha yaklaştıran fırsatlar olarak görmeliyiz.