Keman Öğretmenimiz Hüseynali Hüseynaliyev kariyeri ve keman eğitimi hakkındaki sorularımızı cevapladı
C: Genelde hep bana Türkiye’deki arkadaşlarım soruyorlar, Azerbaycan’da hemen hemen her evde piyano olduğu doğru mudur diye. Aslında doğrudur bazıları süs için bazıları ise çocuklarını sanata yöneltmek için alıyor enstrümanı. Benim de müziğe başlamama evimizdeki enstrümanlar sebep oldu diyebilirim. Küçükken evimizde hem piyano hem de duvara asılı olan küçük bir keman vardı. Keman aslında süs olsun diye duvardaydı ama arada bir babam çalmaya çalışırdı. Ben o kemanı görerek ve bazen babamın çalışını duyarak büyüdüm. Piyanoyu kendi başıma öğrendiğim için ailem beni müzik okuluna göndermeye karar verdiğinde seçimimi kemandan yana kullandım.
S: Keman repertuvarından çalmayı en sevdiğiniz eserler hangileridir ve neden?
C: Özellikle geleneksel tınılar içeren eserleri icra etmeyi çok seviyorum. Hemen hemen her konserimde mutlaka Azerbaycan veya Türkiye’den olan bestecilerin eserlerine yer vermeye çalışırım. Keman konçertoları arasında ise en sevdiğim Beethoven’in konçertosudur. Konçertonun ağırbaşlı asaleti, notasyonda basit görünümü ama müzikal olarak zor oluşu, pırıl pırıl bir icra gerektirmesi beni bu konçertoya en çok bağlayan detaylardır.
S: Bir gün gerçekleştirmeyi umduğunuz hayalinizdeki konser programınızı düzenleyebilseydiniz, bu programda neler yer alırdı?
C: Küçükken televizyonda Yanni isimli yunan müzisyenin konserlerini izlemiştim. Dünyanın farklı ülkelerinden hem geleneksel hem de klasik müzik enstrümanlarında kendi alanında çok başarılı müzisyenleri toplayıp dünya çapında konserler veriyordu. Bir gün ben de bu konseptte kendi alanında usta isimleri bir araya getirip konserler vermek isterim.
S: Sizin için kemanı diğer çalgılardan ayırt eden nedir?
C: Elbette ki bütün enstrümanlar güzeldir ve özeldir. Ancak keman ve keman ailesine ait bütün yaylı çalgıların yeri benim için ayrıdır. Bu enstrümanlarda diğer enstrümanlarda olmayan bir kısım vardır ki can direği olarak isimlendirilmiştir. Yerini milimetrik oynatmak bile enstrümanın tınısında fark yaratıyor. Ayrıca bir enstrümanın canı varsa ruhu da vardır bence 🙂
S: Şimdiye kadar çaldığınız en unutulmaz konser veya performans hangisiydi ve neden?
C: Benim için konseri unutulmaz kılan konser anındaki ambiansı hissetmektir. Bu anlamda birçok konser hatırlıyorum ancak en yakın tarihli olarak geçen sene Bilkent Müzik Günleri kapsamında quartetle verdiğimiz konseri örnek gösterebilirim. “Muğamsayagı” isimli eserin başında ve sonunda karanlıkta notaları icra etmek, tamamen farklı ve unutulmaz bir deneyimdi benim için.
S: Öğretmenliğiniz sırasında en sık karşılaştığınız zorluklar ve problemler nelerdir ve bunlarla nasıl başa çıktınız? Bu bağlamda öğrencilerinize müzikal gelişimlerinde nasıl yardımcı oluyorsunuz?
C: Bence pedagojik anlamda öğrenciye baskı yapmadan önce öğrenciyle iletişim düzeyini maksimum sağlamlaştırmak gerekmektedir. Alanında çok iyi öğretmen olmak öğrenciyle doğru iletişimi kurmadan öğrenciye fayda sağlamaz. Bu iki etken var olduğunda öğrencinin hem hocasına olan güveni hem de özgüveni artar. Bu nedenle derslerimde esas hedefim bu karşılıklı güven ilişkisini sağlamak oluyor.
S: Bilkent’in diğer müzik okullarından farkını nasıl görüyorsunuz?
C: Spesifik olarak başka okullarla karşılaştırma yapmayacağım ancak Lisans eğitimini Bilkent’de almış biri olarak şunu söyleyebilirim: Bilkent’i kazanmak zordur, Bilkent’de okumak zordur, Bilkent’den mezun olabilmek de zordur. Ancak tesadüfi değil ki, bu zorluklar sayesinde Türkiye’nin müzik alanında en iyi okulu denildiğinde bir çok kişinin aklına Bilkent gelir.
S: Diğer zamanlarınızda hangi tür müzik dinlemeyi tercih ediyorsunuz?
C: Pop, Geleneksel, Rap, Jazz vs. hemen hemen her türden müzik dinlemeyi seviyorum.
S: Müzik dışında başka hangi uğraşlarınız var mı?
C: Audio-Video editleme, squash oynamak müzik dışındaki uğraşlarıma örnek olabilir.